Pazar, Mayıs 15, 2011

Tanımadığın Adamlar

( Kendi içindekileri bile tanıyamazken, dışındakileri tanıyamamanın gereksiz üzüntüsünü yaşıyor insan çoğu zaman. Eline sağlık Ali Poyrazoğlu )


Şunları bir araya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim" diye düşündüm. 
Mutfak işinden de anlarım. Donattım sofrayı. Bayağı uğraştım. 
Hepsinin ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim. 
Bayağı da para gitti... 
Birinin yediğini öbürü yemez. Ötekinin içtiğini beriki içmez. Dört kişilik sofra kurdum. Mumları da yaktım.
 
Bak hepsi, Erick Satie severdi. Hatırladım. 
Müziği de ayarladım.

Geldiler.. 

Yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum. 
Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.

Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu. 
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi. 
Yatıştırayım dedim. 
"Sen karışma moruk" dediler. 

Büyük hır çıktı. Komşular alttan üstten duvarlara vurdular. Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı. Evin de içine ettiler.

Bende kabahat...
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine...

A.Poyrazoğlu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ben de bişi diycem