Pazartesi, Mayıs 07, 2012

En Güzel Öpücük


Yazasım geldi. 
Yine uzaklara dalıp gittiğim konfü bir günümdeydim ki, üç buçuk yaşında dünya tatlısı bir yaratık bir elinde cips, bir elinde çikolata ile bana muayene oldu. Hasta, yaklaşık 8-9 aydır takip ettiğim bir "otistik bozukluk" hastası. Sosyal iletişimi sıfıra yakın, göz teması sıfıra yakın, konuşma hemen hemen hiç yoktu ilk muayeneye geldiklerinde. Ne ailesiyle, ne de benimle, ne de yaşıtlarıyla. Bugün bana dördüncü kontrolüne geldi. Kontrolünü oldu ve gitti.

Gitti ve ben günlük konfü halime devam ettim. Sanki azıcık daha farklıydım ama.
Oturdum... Öylesine aklımdan geçenleri yazasım geldi..

-Geçici öfkeler
-Kalıcı aptallıklar
-Yıkıcı sakarlıklar
-Üretim fazlası defolu düşünceler
-Empati eksikliği ve hatta patolojik empati
-Sanal mesafeler
-Sezonunda söylenmeyen, sezon sonunda ifade edilmeye çalışılan ancak kendi değerinin %70-80 altında anlam taşıyan duygular
-Pencereden dışarı sarkan ama bir türlü içeriye alınamayan umutlar, 
-Sağda müsait bir yerde inen saygı ve minnettarlık,
-GDO'lu beyinler 
-Omuzumdaki yükler
-Anlaşılamamanın ağırlığı
-Taklit etmekten başka hiç bir görevi olmayan aynalar
-Her günün farklı maskeleri 
-Bazı insanların hayatlarında olduklarının ve onlar için önemli olduklarının bile farkında olmayan birtakım "yaşargezerler"
-Farkındalığın uzaklığı
-Bazı zamanlar ruhun "suskunluk grevleri"
-Bazı zamanlarda da "istikrarsızlığın istikrarı"

-vs...
-vs...

Listeyi uzatmak mümkün, ancak, tüm bunların arasında, bugün muayeneye gelen ve her kontrolde daha iyi olduğunu gördüğüm, üç buçuk yaşındaki o dünya tatlısı yaratığın, bana doğru koşturarak, o cipsli-çikolatalı-yağlı ve sulu  ağzıyla yanağıma kondurduğu o öpücük var ya...  Var işte o ! İyi ki var !  Her şeye değiyor ! Tüm tatsızlıkları unutturuyor ! Sekiz saatlik uykuya eş değer, nasıl dinlendirici, nasıl hafifletici !

Paylaşmak istedim.
Hayatımın en sulu ve tatlı öpücüğüydü :)

Haydi kalın sağlıcakla, tatlı öpücükler eksik olmasın hayatınızdan...